HORMONLARIN GÜCÜ ADINAA!!

 

 Evet , Hormonlarımız  sinir sisteminden sonra vücudumuzda söz sahibi olan ikinci bir  sistem. Peki   hormonlarımız vücudumuz için bu kadar önemli bir yere sahipken onlar hakkında neler biliyoruz ? Hormon yapısı ,nerelerde sentezlendikleri , ne işlevler gördükleri eksikleri fazlalıkları  durumunda vücudumuzda ne gibi değişmeler meydana geliyor bu gibi konular hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Gelin hep birlikte bu hormon serimizde hormonları daha yakından tanıyalım. Her bir hormonu tek tek tarihçesinden işlevlerine kadar daha yakından tanıyalım.

   Öncelikle HORMON sözcüğü yunanca kökenli bir sözcük olup hormao sözcüğünden gelir ve tahrik etmek uyarmak anlamındadır. Biyolojik olarak ise iç salgı bezlerinden kana geçen çeşitli organların çalışmasını düzenleyen adrenalin insülin vb fizyolojik etkiye sahip maddelerin genel adıdır. Hormonlar endokrin organlar adı verdiğimiz hipofiz,böbrek üstü bezleri, tiroit , paratiroit,gonadlar gibi kanalsız iç salgı bezlerinde sentezlenip kana verilip taşınan ve gittikleri hedef doku hücreleri üzerinde etki gösteren organik yapılı moleküllerdir. 

   Hormonlar heterojen yapılı organik moleküllerdir. Yapılarına göre 3 e ayrılırılar:

- Polipeptidler (protein ve peptidler)

-Steroidler

- Aminler 

Polipeptid hormonu olan insülin iki polipeptid zincirinden oluşmuştur.Bu gruptaki çoğu hormon gibi  insülin tek bir uzun polipeptid zincirinin  kesilmesiyle oluşur. Kortizol ve ekdisteroid gibi steroid yapılı hormonlar birbirine kaynaşmış  dört karbon halkası içeren lipidlerdir. Hepsi  kolesterol steroidinden köken almıştır. Epinefrin ve tiroksin amin hormonları olup her biri tek aminoasitten  tirozin ya da triptofan aminoasitinden sentezlenmiştir.  Hormonlar sulu ve yağca zengin ortamlardaki çözünürlükleri açısından da farklılık gösterirler. Polipeptid ve çoğu amin hormonları suda çözünürken steroid yapılı hormonlar suda çözünemez. Yağda ise çözünemeyen polipeptid  ve amin hormonları hücrelerin plazma zarından geçemez ve bunun yerine hücrelerin zarlarında bulunan reseptörlere bağlanarak bilgiyi ,hücre çekirdeğine hücre içi yollarla iletirler. Bunun tersi olarak steroid hormonlar  yağda çözünür  olup hücre zarlarından kolaylıkla geçebilirler. Bu yüzden yağda çözünen hormonların  reseptörleri tipik olarak sitoplazmada ya da çekirdekte yer alır. 





Hormon yapısı hakkında biraz bilgi sahibi olduğumuza göre şimdi gelin  genel olarak ilk hormon kavramı nasıl ortaya çıktı? Nasıl fark edildi ?  biraz da bunlara bakalım. Bilimsel olarak hormon deneylerinin ilki 2 Ağustos 1848' de gerçekleştirildi. Doktor Arnold Berthold , Almanya 'nın  Göttingen  şehrindeki evinin arka bahçesindeki  altı horoz üzerinde bir deney yaptı. O sıralarda birçok bilim insanı gibi Berthold da testislere merak duyuyor,içinde hayati sıvılar olup olmadığını  ve nasıl çalıştıklarını öğrenmek istiyordu. Acaba testisler vücudun başka bir bölgesine yerleştirilseydi yine aynı görevi görebilirler miydi ? Bu amaçla araştırmasına başlayan Berthold, horozlarından ikisinin birer testisini kesti. Sonra iki horoz daha aldı  ve onların da iki testisini de kesti.Geriye kalan iki horoz üzerinde ise testis takası gibi tuhaf bir şeyi denedi : Her iki testisi de çıkarıp birini diğer horozun göbeğine yerleştirdi  Yani bu iki horoz  kendilerine ait olmayan ve yanlış yerde bulunan birer testise sahiptiler artık. Yaptığı bu deney sonucunda Berthold şunu gördü: Testisleri alınan horozlar zamanla şişmanlamış,tembelleşmiş ve daha korkak olmuş, tavuk gibi davranmaya başlamış,parlak kırmızı ibikleri solup küçülmüş ve dişilerin peşinden koşmaz olmuşlardı. Testisleri takas edilen horozlara baktığında testis vücudun herhangi bir yerine konmuş olsa da görevini yerine getirebiliyordu. Berthold bu horozları kestiğinde yerlerinden edilen testisleri vücuda bağlayan sinir ağı bulacağını varsaymıştı. Onun yerine testislerin kan damarlarıyla sarılı olduğunu gördü. Dört sayfalık bilimsel raporunda dünyada ilk kez hormonların nasıl çalıştığını açıkladı; deneyler testislerin kana bir madde saldığını ,bu maddenin vücudun geri kalanında taşındığı ve belli bir hedefe vardığını göstermişti.  Ama  hormon sözcüğü o zaman bilinmiyordu bu sözcük bundan yaklaşık olarak yarım asır sonra kullanılmaya başladı.   Bu araştırmanın ardından arada geçen sürede bir çok bilim adamı bu konuyla ilgili çeşitli  deneyler gerçekleştirdi. Ve sonunda Doktor Ernest Starling ve Doktor William  Bayliss adlı  iki bilim insanı yaptıkları deneyler sonucunda 20 Haziran 1905 'te yaptığı konuşmasında Starling, HORMON sözcüğünü ilk kez kullanarak  salgı bezleri üzerindeki araştırmalarını özetledi. "Bu kimyasal ulakların ya da (Yunanca harekete geçirmek ,uyarmak anlamlarına gelen kelimeden hareketle) hormon diyebileceğimiz maddelerin üretildikleri organdan çıkarak etkileyecekleri organa taşınması gerekiyor..."Starling  bu kimyasalları diğer vücut sıvılarından farklılaştıran şeyleri anlattı ve hormon kavramı bilim dünyasına resmen ilan edilmiş oldu.


Yorumlar