BİYOLOJİ NEDİR?
Biyoloji ya da Diribilimi ,Yunanca“Bios
(yaşam)” ve“Logos (bilim)”kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuş tüm canlıların
çevreleriyle ve birbirleriyle etkileşimlerini ,bu etkileşimlerinin nedenlerini
sonuçlarını ,canlıların doğumlarından ölümlerine kadar olan süreçleri inceleyen
ve araştıran bilim dalına denir.Bu işle uğraşan kimselere BİYOLOG veya
DİRİBİLİMCİ denir. Biyologlar, tüm canlıları; tüm gezegeni kaplayan küresel
boyuttan, hücre ve molekülleri kapsayan mikroskobik boyuta kadar onları
etkileyen önemli dinamik olaylarla birlikte inceleyen, biyoloji bilimiyle
uğraşan kişilerdir. Biyoloji biliminin tarihçesine bakacak olursak ;
Biyolojinin; botanik, zooloji ve tıp gibi birçok dalı eskidir. Ancak, bunları
tek bir kategori altında toplayan "biyoloji", ancak 19. yüzyılda
ortaya çıkmıştır. Biyoloji biliminin tarihçesine bakacak olursak Biyoloji
biliminin tek bir bilim olarak ortaya çıkması 19.yüzyılı bulmuş olsa da
biyolojik bilimlerden, tıp geleneklerinden, doğa tarihiyle olanların izleri
Greklere kadar gidebilir. Rönesans ve Keşif Çağı’nda deneyciliğin tekrar
yükselişte olması ,bilinen organizma sayısının artması ile biyolojik düşünce
gelişti. Andreas Vesalius, fizyolojide ki dikkatli gözlemin artmasını başlattı,
Carolus Linnaeus, Georges-Louis Leclerc, Comte de Buffon gibi insanlar hayatın
çeşitliliğini anlamak, fosil kayıtlarında bulunmak ve organizma davranışlarını
incelemek adına kavramsal çalışmalar başlattılar. Antoine Lavoisier ve diğer
fizikçiler, fiziksel ve kimyasal teorilerle hayvansal ve hayvansal olmayan
âlemleri birleştirmeye başladı. 19. yüzyıla doğru gidildikçe, Alexander von
Humboldt gibi kâşif-doğacılar, organizmaların aralarındaki ilişkileri ve bu
ilişkilerin bulundukları ortama göre nasıl farklılık gösterdiklerini
inceleyerek biyocoğrafya, ekoloji ve etoloji gibi bilim dallarını başlattı.
Çoğu doğacılar, organizmaların değişmediği fikrini reddetmeye başlayıp soy
tükenmesi ve türlerin değişebilmesi gibi fikirlere sıcak bakmaya başladı.
Embriyoloji ve paleontoloji gibi yeni alanlarla bu tarz tutumlar birleşince
Charles Darwin'in doğal seleksiyon yoluyla meydana gelen evrim teorisi ortaya
çıktı. 19. yüzyılın sonu; hayatın kaynağı ve hastalıklara mikroorganizmaların
neden olması konularında tartışmalar, sitoloji, bakterioloji ve fizyolojik
kimya gibi alanlara şahitlik yaptı. Ancak yine de kalıtım konusu tamamıyla bir
gizemdi. 20. yüzyılın başında, Gregor Mendel'in çalışmaları, Thomas Hunt Morgan
ve öğrencileri tarafından genetiğin hızla gelişmesini sağladı. 1930'lara
gelindiğinde nüfus genetiği ve doğal seleksiyonun birleşimi, modern evrim
sentezinin ve evrim biyolojisinin ortaya çıkmasını sağladı. Özellikle de James
D. Watson'la Francis Crick'in DNA'yı 1953'te keşfetmesinin ardından birçok dal
gelişti. Genetik kodun kırılmasının ve merkezi dogmanın (central dogma)
kurulmasının ardından, biyoloji; ekoloji, etoloji, sistematik paleontoloji,
evrimsel biyoloji, gelişim biyolojisi ve diğer organizmalarla ilgili dalları
kapsayan organizma biyolojisi ile hücre biyolojisi, biyofizik, biyokimya,
nörobiyoloji, immünoloji ve birçok benzer dalı kapsayan moleküler biyoloji
olarak ikiye ayrıldı. 21. yüzyılın başına gelindiğinde bu kadar ayrı parçanın
oluşturduğu karışıklık ve anlaşmazlık geçmeye başladı. Organizmal biyologlar
moleküler teknik ve fikirlere, moleküler biyologlar da genler ve doğal çevre
arasındaki fikirlerle genetik kalıtımla ilgili fikirlere önem vermeye başladı.
BİYOLOJİNİN İLKELERİ
EVRENSELLİK: Organizmalar;
görüntüde, doğal ortamında ve davranışlarında fazlaca farklılık göstermelerine
rağmen, aslında tüm canlılar bazı evrensel temelleri paylaşırlar. Bütün canlı
yaşamının karbon bazlı
bir biyokimyası
vardır: Karbon, tüm canlıları oluşturan temel yapı taşıdır. Aynı şekilde, su da,
temel çözendir.
Dünya'daki tüm organizmalar, genetik bilgiyi depolamak için DNA ve RNA-bazlı mekanizmalar
kullanırlar. Bir diğer evrensel ilke ise, virüslerin
dışındaki tüm canlıların hücrelerden
oluştuğudur. Aynı şekilde, tüm organizmalar, benzer büyüme süreçleri
geçirirler.
EVRİM: Biyolojideki
temel düzenleyici içerik, tüm canlıların aynı kökten gelip, değişik süreçler
sonrasında değişip geliştiğini savunan evrimdir.
ÇEŞİTLİLİK:
Sistematik ve taksonominin ilgi
alanı olan sınıflandırma, birbirinden farklı yöntemler izler. Taksonomi,
organizmaları, taxa adı verilen gruplarda sınıflandırırken, sistematik,
organizmaların birbirleriyle ilişkilerini inceler. Bu bilim dalları, kladistik
ve genetik dallarında da geliştirmişlerdir.
Geleneksel
olarak, canlılar beş büyük aleme
bölünürler:
Monera -- Protista -- Fungi -- Plantae -- Animalia
Ancak,
çoğu bilim insanı, bu sistemi demode bulmakta ve de modern alternatifler
getirmektedirler. Modern sistemler, üç-âlemli bir sistem kullanırlar:
Archaea -- Bacteria -- Eukaryota
Bu
âlemler, hücrelerin çekirdeklerinin olup
olmamasına ve hücrelerin iç yapılarının farklılıklarına göre bölünmüştür.
Aynı
zamanda, metabolik anlamda, daha az canlı olan bazı hücreiçi parazitler de
biyolojide ayrı bir alem olarak incelenirler:
Virüsler -- Viroidler -- Prionlar.
Daha da
ileri gidildiğinde, bütün âlemler, tüm türler ayrı ayrı sınıflandırılıncaya
kadar bölünürler. Bu sıralama, şu sırayla gider: Alem, Filum, Sınıf, Takım, Cins, Tür ve Alt
türdür. Bir organizmanın bilimsel adı, onun
cinsi ve türüne göre belirlenir. Mesela, insanlar Homo
sapiens olarak adlandırılırlar. Homo cinsi,
sapiens ise türüdür.
Bilimsel tür
isimlerini yazarken, organizmanın cinsinin ilk harfini büyük yazıp türünü küçük
harflerle yazmak gerekir. Ayrıca tüm adın da yana yatık yazılması bir kuraldır.
Sınıflandırma için kullanılan terim, taksonomidir.
DEVAMLILIK: 19.
yüzyıla kadar, yaşamsal formların bazı şartlarda aniden ortaya çıkabileceği
düşünülüyordu. William
Harvey, bu yanlış kavramı, "tüm yaşam bir
yumurtadan gelir" (Latince'de
Omne vivum ex ovo) sözüyle düzeltmiş ve modern biyolojinin temellerini
atmıştır. Kısaca anlatmak gerekirse, bu söz, hayatın bir kaynaktan kırılmayan
bir devamlılıkla geldiğini söyler.
Aynı
ataya sahip birkaç organizma benzer özellikler gösterirler. Dünya'daki tüm
organizmalar, ortak bir atadan ya da ortak bir gen
havuzundan gelirler. Tüm dünyanın en son ortak
atasının 3.5 milyar yıl önce ortaya çıktığı düşünülmektedir. Biyologlar, genetik kodun
evrenselliğini; Bacteria, archaea ve eukaryotun
hepsinin aynı atadan geldiğinin önemli bir kanıtı olarak düşünmektedirler.
HOMEOSTAZİ:
Homeostazi (denge), açık bir sistemin,
bağlantılı kontrol mekanizmaları tarafından kontrol edilen dinamik eşitlikler
aracılığıyla, kendi iç ortamının sabit bir hal sağlayabilmesidir. Tek hücreli
ya da çok hücreli tüm organizmalar, homeostasis gösterir: Hücresel düzeyde pH
değerinin ayarlanması, organizma düzeyinde vücut sıcaklığının sabit tutulması
ve ekosistem
düzeyinde bitkilerin karbondioksit
fazlalığında daha hızlı büyümesi buna örnek olarak gösterilebilir. Doku ve organlar da
homeostasis sergilerler.
ETKİLEŞİMLER:
Her şey diğer organizmalar ve çevreyle
etkileşim içerisindedir. Biyolojik sistemleri incelemenin bir zor kısmı da,
incelenen organizmanın diğer faktörlerle çok sayıda etkileşim içerisinde
olmasıdır. Mikroskobik bir bakterinin lokal
şeker eğimine tepkide bulunması, aslında, bir aslanın Afrika savanasında yemek
aramasından farklı değildir. Herhangi bir tür için, davranışlar; agresif,
yardımcı, parazitsel ya da simbiyotik olabilir. İşler, herhangi bir ekosistemde,
birden fazla tür etkileşime girdiğinde karışır. Bu türdeki çalışmalar, ekolojinin
çalışma alanındadır.
Biyolojinin Kapsadığı Alanlar
Biyofizik: Canlıları incelemede
fizik araçlarını kullanan araç ve teknikler bütünüdür.
Kriyobiyoloji: Sıcaklığın canlıları
nasıl etkilediği ile ilgilenir.
Entomoloji: Böcekleri inceler.
Etoloji: Doğal ortamdaki
hayvanların davranışlarını inceler.
Evrimsel
Biyoloji: Evrim
teorisini destekleyen kanıtları inceler.
İhtiyoloji: Balık bilimidir.
İmmünoloji: Vücudun h Limnoloji:
Göller ve bunlar içinde yaşayan canlıları inceler.
Deniz
Biyolojisi: Okyanus
ve denizlerdeki yaşamı inceler.
Tıp: Tedavi ve iyileştirme
sanatı ve bilimidir.
Mikrobiyoloji: Mikroskobik
organizmaları inceler.
Nörobiyoloji: Hayvanların sinir
sistemini inceler.
Ornitoloji: Kuş bilimidir.
Paleontoloji: Tarih öncesi yaşamı
inceler.
Sosyobiyoloji: Sosyal ilişkilerin
biyolojik temelini inceler.
Morfoloji: Canlıların dış
görünüşünü, şeklini inceleyen bilim dalıdır.
Anatomi: Canlıyı oluşturan
organları, bu organları birbirleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Fizyoloji: Organizmadaki organ
ve dokulardaki görevlerini, işleyişlerini inceleye bilim dalıdır.
Embriyoloji: Organizmanın gelişme
devrelerini inceler. Özellikle döllenmiş yumurtadan (zigot) itibaren meydana
gelen gelişme ve farklılaşmaları inceleyen bilim dalıdır.
Sitoloji: Hücrenin yapısını ve
çalışmasını inceleyen bilim dalıdır.
Histoloji: Çok hücreli canlılardaki
dokuların yapısını ve bu dokuların vücudun nerelerinde bulunduğunu, hangi
organların yapısına katıldığını inceleyen bilim dalıdır.
Genetik: Canlılardaki kalıtsal
özelliklerin dölden döle nasıl geçtiğini inceler. Ayrıca “gen” in yapısını
görevini ve genlerde meydana gelen değişiklikleri inceleyen bilim dalıdır.
Moleküler
Biyoloji:
Canlıların yapısını, moleküler düzeyde inceleyen bilim dalıdır.
Ekoloji: Canlıların hem kendi
aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte
inceleyen bilim dalıdır.
Taksonomi: Canlıları
benzerliklerine göre sınıflandıran bilim dalıdır.
Parazitoloji: Asalak olarak yaşayan
canlıların yapı ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Ontojeni: Bir bireyin evrimsel
geçmişini inceler.
Filojeni: Bir grup organizmanın
(soyun=türün) evrimsel geçmişi inceler.
Biyocoğrafya: Canlıların
yeryüzündeki coğrafi dağılışını inceler.
Bakteriyoloji: Bakterileri inceler.
Viroloji: Virüsleri inceler.
Patoloji: Hastalıkların belirti
ve nedenlerini inceler.
Biyometri: Biyolojik olayları
istatiksel olarak inceler.
Mikrobiyoloji: Gözümüzle
göremediğimiz mikroorganizmaların beslenme, üreme gibi yaşam şekillerini
inceleyen bilim dalıdır.
Uzay
Biyolojisi: Uzay
şartlarında canlıların karşılaştıkları yeni durumları, bunların canlı
üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini, canlıların uzaya uyum şartlarını
araştıran bilim dalıdır.
Biyokimya: Canlıların
yapısındaki kimyasal maddeleri ve yaşamın temeli olan biyokimyasal tepkimeleri
inceleyen bilim dalıdır. Hastalıklara ve yabancı maddelere karşı direncini ve
bunun temellerini inceler.

Yorumlar
Yorum Gönder